Büyük Final

Dün gece koltuğa uzanmış televizyonda güzel bir film bulmak için kanallara göz atıyordum, TRT'ye geldiğinde bir anda kanal değiştiremedim ve şans eseri yeni bir film başlıyordu bende bu filmi izlemeye karar verdim. Fimin adı ''La Grand Final'' (Büyük Final)'di ilk başta filmin konusunu anlayamadım sonradan filmin 2002 Dünya Kupası finalinde Brezilya ile Almanya karşı karşıya geldiği maça üç farklı kültürün maçı izlemek için sarf ettikleri çaba konu ediliyordu. Üç farklı bölgenin insanları olan, Altay Dağları bölgesinde göçebe şeklinde yaşayan Moğollar, Brezil'ya da yaşayan yerliler ve  Afrika'nın çöllerinde yaşayan insanların hem maçı izlemek için yaşadıkları maceraları hem de yaşadıkların bölgenin coğrafi koşullarını seyirciye aktarıyor.


Altay Dağları çevresinde yaşayan Moğollar, soğuk hava koşullarıyla mücadele ederken, hayatta kalabilmek içinde üstlerine bindikleri atları ve evcilleştirmiş oldukları Kartal'ı kullanarak tilki, çakal, kurt gibi etinden yararlanabilecekleri hayvanları avlayarak evlerine getiriyorlar. Brezil'yalı yerliler ise, doğada yaşayan barınakların içinde konaklama ihtiyaçlarını giderirken, yemek içinse hem ağaçlarda ki meyveler ve kaplan avlayarak hayatlarını sürdürüyorlar. Afrika'da yaşayanlar ise çöl şartlarına uygun hayvanlar yani, at ve develer ile ulaşımı sağlıyorlar.


Bu üç kültürde de göze çarpan şey hepsinde de birer lider var, Moğollar'da 100 yaşına gelmiş ancak bir genç zekasına sahip herkesin Dede dediği kişi, Brezil'yalı yerlilerde orjinal Ronaldo forması giyen genç, zeki kişi. Afrika'lılar da ise çok eskiden köklü bir ailenin torunu olan Hasan. Hasan diğer Afrika'lılar gibi hiç bir işe karışmaz, sadece sandalyede oturup emir veren kibirli bir insandır.


Gelelim hikayeye, Moğollar akşam yemeği olan tilkiyi yakaladıktan sonra evlerine geri dönerler. Evde adı tam aklımdan kalmayan kalıtsal hastalığı bulunan ve bunun sonucunda konuşamayan bir genç çocuk vardır ve doktor çocuğu belki düzelebilmesi için ailesine eve bir televizyon almalarını söyler ve eve bir televizyon alınır. Maç saati gelir ve televizyonu çalıştırmak için devletin elektrik direğine bağlanır, komutan gelir ve bunun yasak olduğunu ve onlara para cezası kesileceğini söyler, evin lideri olan yaşlı amca ''ama komutanım Almanya-Brezilya'' maçı var, çok önemli bir maç der ve komutan da maçı izlemek için aile ile birlikte evlerine askerleri ile birlikte misafir olurlar.


Brezilya'lı yerliler avdan geri döndüklerinde kadınlarının televizyon kablosunu kesip kendilerine süs yaptıklarını görünce, kablo bulabilmek için kereste fabrikasından gizlice almaya giderler ancak aradıklarını orada bulamazlar, ardından Kiliseye giderler ancak Kilise'deki Rahip Amerika'lıdır ve futbolu hiç sevmez ve onları Kilise'den kovarlar. Bir şekilde maçı izlemek için çanak bulurlar ve aralarından bir kişiyi çanakla birlikte ağaça çıkarırlar ancak ağaçtaki kişi maçı izleyemediğinden sinirlenir ve ağaçtan aşağı inerler ve yerlilerde tek çarenin maçı kereste fabrikasında gizlice izlemektir.


Afrika'lılar ise Develer ile ağaç dedikleri yere giderek televizyona çanak görevi kullanacak bir direkin olduğu yere doğru yola çıkarlar. Yolda ilerlerken kalabalık kamyonetli birilerini görürler ve kendilerinde televizyon var olduklarını ve kendilerini de almalarını isterler ancak Develerin başında birisi olmak zorundadır. Küçük bir oyun oynanır ve kaybeden Develerin başında bekler ancak maçı izleme şansını elinden kaçırır. Gidecekleri yere varırlar televizyon kurulur.


VE MAÇ BAŞLAR


Moğollarda herkes Brezil'yalıları destekler ancak komutan Alman'ları desteklemelerini söyler. İlk golü Brezilya atar ve komutan ''olsun daha maç bitmedi, Almanlar kazanacaktır'' der. Ardından hiç konuşamayan çocuk ''Almanlar her zaman kaybeder, hatırlasanıza Stalingrad savaşını'' der ve yeniden susmaya devam eder. Herkese şaşırır ama yeniden susmaya devam edince eskisi gibi her şey devam eder.


Brezilyalı yerliler de kereste fabrikasında maçı izlerken gol olur ve herkes sevinmeye başlar, yerlilerle fabrikanın sahibi birbirlerini sevmezler ancak sol olunca beraber sevinmeye başlarlar.


Afrika'lılar da Almanya'yı desteklerler ancak Almanlar gol yiyince, o kibirli kişi olan aslında tanıdıkları dışında kimseyle konuşmazken, yanına dönerek ''Almanlar biraz pres yapsa maçı alırlar'' der.


MAÇ SONA ERDİ


Bu hikayeden şunu anlayabiliriz ki ''futbol insanı değiştirir ve insana hiç yapmadığı şeyleri yaptırır ve futbol asıl amacı da zaten budur, insanlar arası iletişimi, etkileşimi sağlayabilmektir. Rakibine saygı duyman gerektiğini, zamanı geldiğinde rakibine yardım etmen gerektiğini'' gösterir.


FUTBOL KARDEŞLİKTİR !..